Samsun'da gazeteci Osman Kara, Anlamıyorum, Ayıp mı başlıklı köşe yazısında Afrin'de Zeytin Dalı Harekatına katılan Mehmetçiklerimizin Suriye topraklarında çarpışırken, Samsun'da bulunan Suriyelilerin ise Çiftlik ve İstiklal caddesinde sağa sola laf atmasını anlayamadığını yazdı.
Samsun'da gazeteci Osman Kara, Anlamıyorum Ayıp mı başlıklı köşe yazısında "Suriye topraklarında kan ve barut deryasında çarpışırken, kimileri de şehadet şerbetini içerken o topraklarda doğmuş, büyümüş Suriyelilerin burada, Çiftlik’te, İstiklal Caddesi’nde bir taraftan volta, diğer taraftan laf atmasını anlayamıyorum. Ayıp mı?" diye yazdı.
Samsun'da yayınlanan Haber Gazetesinde köşe yazarlığı yapan gazeteci Osman Kara, Anlayamıyorum Ayıp mı başlıklı köşe yazısında şunları yazdı.
ANLAYAMIYORUM, AYIP MI?
Bazı şeyleri anlayamıyorum. Anlamamak ayıp mı? Bir de anlayıp da susmak var! Hangisi daha ayıp?
Anlamıyorum, anlayamıyorum, bizim Mehmetler hiç görmedikleri, bilmedikleri, bir saniye bile yaşamadıkları ve bundan sonra da yaşamayacakları Suriye topraklarında kan ve barut deryasında çarpışırken, kimileri de şehadet şerbetini içerken o topraklarda doğmuş, büyümüş Suriyelilerin burada, Çiftlik’te, İstiklal Caddesi’nde bir taraftan volta, diğer taraftan laf atmasını anlayamıyorum. Ayıp mı?
Dış ticaretimiz her gün açık verirken ve bu açık her geçen gün daha da artarken, cari açığı kapatmak için bir taraftan elin yabancısına daha fazla faiz verirken öbür yandan Suriyeliye sadaka vermeyi de anlamıyorum. Milyarlarca dolar harcamayı da anlamıyorum. Ayıp mı?
Bir zamanlar Barzani’ye saz çalıp türkü çığırırken, peşmergelerinin maaşlarını ödeyebilsin diye milyon dolarlar gönderirken ve zamanın başbakanına “sen haddini bil, seviyemizde değilsin” diye fırça attığımız Irak’a şimdilerde “yeniden yapılanması” için milyar dolarlar bağışlamamızı da anlamıyorum, anlayamıyorum. Ayıp mı? “”Şairin kendi yardıma muhtaç bir dede/Nerede kaldı gayrıya himmet ede” dediği bu hal midir? Onu da bilmiyorum. Bu da ayıp mı?
Şu Amerika’yı da anlamıyorum. Dost muyuz, stratejik ortak mıyız yoksa düşman mı? Savaşta mıyız barışta mı? PKK kim PYD/YPG kim? Biz mi anlatamıyoruz onlar mı anlamıyor ya da anlamazdan geliyor? Üç on paralık tabancalarını bize paramızla satmazken beş bin tır dolusu ağır silahı PYD/YPG militanlarına bağışlayan onlar değil mi? Bir de şu var; bu silahlar oraya hangi yoldan gitti acaba? Sakın İncirlik’ten olmasın. Daha önce “toplayacağız” diyorlardı, dün “vermedik” demişler. Bakar mısınız şunlara, nasıl da diplomatik bir dille konuşuyorlar. Öyle ya vermedilerse nasıl geri alacaklar, nasıl ve niye toplayacaklar ki? Bu kaypak dili de anlamıyorum. Ayıp mı?
Konu dağılacak belki ama aklıma bir fıkra geldi, anlatmazsam olmaz. Damat düğün sabahı “kızın bakire değil” diyerek kayınpederinin kapısına dayanmış. Adam biraz düşünmüş sonra “Tüh be” demiş “bunun anası da kız değildi, kim yapıyor bu işi acaba?” Sahi bu silahları kim veriyor bu ayrılıkçı ihanet örgütlerine yıllardır? Bilen var mı? Soruyorum, çünkü gazete haberlerine bakılırsa sadece ben değil, bizim savunma bakanımız da bilmiyormuş! “Kimin verdiğini araştırıyoruz” demiş. Ben bu bilmemeyi de anlamıyorum, anlayamıyorum. Ayıp mı?
Çok şey var anlamadığın, anlayamadığım, fazla uzatmayacağım, sadece bir konuyu daha yazıp noktalayacağım bu yazıyı. Ben bir de “okumadan öğrenmeyi, öğrenmeden bilmeyi, bilmeden ahkâm kesmeyi” anlamıyorum, anlayamıyorum. Ben mi zekâ özürlüyüm yoksa onlar mı çok zeki? Ya da bu tipler herkesi kendisi gibi “bilgisiz sanmanın” rahatlığı içindeler mi? Hangisi ayıp benim bu kıvraklığı anlamayışım mı yoksa onlarının bu pervasızlığı mı?
Anlamamayı anlatabildim mi? Anlatamadıysam bu da ayıp mı?