AK Parti'de balı tutan parmağını yalıyor. Batıp çıkanlar, zenginleşiyor, altlarına son model Mercedesler, Audi'ler çekiyor.
Rey veren vatandaş ise yaşadığı onca sıkıntılara rağmen, yurttaş olmanın verdiği olgunlukla 'Allah devletimize zeval vermesin' diyor.
Asgari ücretle evini geçindiren seçmenlerin, ay sonunu zar zor getiren emeklinin, ya da borç içinde yüzen sıradan vatandaşın, biran da zenginleşmesi ve bütün dertlerinden kurtulabilmesi için ancak piyangodan başlarına talih kuşu konması gerekiyor. Bu umutlarla yaşıyor, yaşayan. Bu umutlarla ömrünü geçiriyor..
Milletin partisi olduğu söylenen AK Parti'de ise durum böyle değil, ya da parti organlarında yer alan kimileri, bu partinin MİLLETİN PARTİSİ olduğunu unutmuş, umursamaz olmuş durumda. Onların bitmek bilmeyen bir hırsla odaklandıkları tek bir şey var; O da ihaleler, rantlar ve doğal olarakta para.. Çünkü onlar için parti bunun için var..
Samsun'un adı her ne kadar büyük ise de bu şehirde, herkes herkesin dününü ve bugününü çok iyi bilir.
Kimin dün ekonomik anlamda tamamen batık iken, bugün son model araçlara bindiğini, kimin dün mücahitken bugün müteahhit olduğunu, kimin nerede hangi işe alındığını, kimin kime torpil yaptığı gayet iyi bilinir. Mücahitlerin bugün müteahhit olması, hala parti de geleneklerine bağlı, misyonundan kopmayanlar tarafından da dillendirilen ve eleştirilen bir durumdur ayrıca. Bu durum hala daha MİLLETİN PARTİSİ' olma yolundan sapmayan gerçek partilileri de rahatsız etmektedir.
Belediyelerde, kamu kurumlarında ne kadar ihale işi varsa gidin bakın mutlaka bir AK Parti'li işi almıştır. Hatta meclis üyeleri paravan isimlerle belediyelerde iş takip etmektedir, arkasında olduğu firmaya ise ihale yüklemektedir.
Ortada müthiş bir doyumsuzluk vardır, kimilerinin bir kurumdan aldığı ihale yetmemiş aynı iş kolunda ki bütün ihalelere çökmüşlerdir. Örneğin yemek işi yapıyorsa, kamu kurumlarının hemen hemen bütün yemek işleri, Ramazan ayında bütün iftar yemekleri bu kişiye verilir. Dün batan adamlar, bu sayede bugün zenginleştirilir ve son model Mercedeslere bindirilir. Kimisi zenginleşmenin verdiği sarhoşlukla kel kafasına saç ektirir, kimi yağlarını aldırır..
Belediyelerde örtülü ödenek kesintileri
Aynı şekilde belediyelerde de farklı metod, yol ve yöntemlerle, yani 'Minareyi Çal Kılıfını Uydur' mantığı ile rantın paylaşılacağı partili adamlarla çalışılır. İş alan müteahhit ya da ne iş yapıyorsa, verilen pastanın karşılığında hak edişlerinden kesinti yapılır ve örtülü ödenek için kullanılır. Kısacası ben balı veriyorsam, sende bana vereceksin, kısacası 'Al Gülüm Ver Gülüm'..
Kimi arsa peşinde koşar, kimi ihale, kimi belediyelerde kuş uçurtmaz, kimi spor kulübü üzerinden yapar yolunu, kimi gökdelenlerde, towerslarda katlar, yatlar satın alır kendine. Meydan sebepsiz zenginle şenlerle doludur, akçeli ve alaveresiz iş yoktur.. AK Parti onlar için aslında bir talih kuşudur..
Üniversite yolunda manita bekleyen gençlik..
Bu yaşananlara karşı sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın "Siyasette gençlere yer vermek ustalığın şiarındandır" dediği gençlerde kayıtsız kalabilir mi. Onlar da 'Maymun Gözünü Açtı' misali tüccarlığa soyundu elbette. Bulundukları konum ve yetkileri kullanarak iş takipçiliği yapmaya başladı, iş yerleri kurdu. Kimse 'yavrum önünde yok ardında yok nereden buldun bunca parayı' demedi. Onlarda altlarına çektikleri son model arabalarla üniversite yolunda manitalarını bekledi.
Sokaktan dinliyoruz bütün bunları, bunca akçeli işin nasıl çevrildiğini.. Sokakta ki halk, yani millet konuşuyor tüm bunları. Saathane Meydanında ki çay ocaklarında artık bunlar konuşuluyor, sebepsiz zenginleşenlerin partisi, ihalecilerin partisi deniliyor ve partide ki, belediyelerde ki bu kişilerin isimleri ayan beyan dillendiriliyor. Saathane Meydanında hamallık yapan vatandaş bile, parti de görevli bayan il başkanının, hangi belediye işe alındığını, kimin hangi işi takip ettiğini biliyor kısacası.
Sayın Erdoğan için Evet dedik..
16 Nisan referandum seçiminde biz sayın 'Cumhurbaşkanı Erdoğan için Evet' dedik diyor sokak, yoksa köşe başlarını, bal peteğini elinde tutan ayılar için değil diyor. Çünkü bu millet şunu biliyor, bunlar gövdeye yapışan kurtçuklar, beslendikleri sürece varlar.. Ama biz milletiz, şehit veririz 'Vatan sağ olsun" deriz. Aç kalırız, "Allah devlete zeval vermesin deriz"
Çünkü bu millet sayın Erdoğan'ın samimiyetine güveniyor. Çünkü bu millet, 15 Temmuz darbe gecesi F16'lar gökyüzünde cirit atarken, canını ortaya koyarak, milletinin yanına İstanbul'a gelen sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın cesaretini, imanını gördü.
Geldiğimiz süreçte ise sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan'da 'MİLLETİN PARTİSİ' olarak kurduğu bu partiyi 'MÜTEAHHİTLERİN PARTİSİ' haline getirenleri, halktan kopanları, milletin derdi ile dertlenme-yenleri v.s hepsini gördü. Ve o yüzden tüm teşkilatların değişeceğini, yük olanlarla değil yük alanlarla yola devam edileceğini söyledi. Kısacası 16 Nisan'da millet büyük bir yükü omuzladı ve sayın Erdoğan'a bir görev daha verdi. Bu görev ise, günü ve zamanı geldiğinde Milletin Adamı tarafından yerine getirilecektir, kimse merak etmesin.