Galatasaray Samsunspor maçı! Hakem rezaleti! Verilmeyen penaltı! Osimhen'in faülü!
Okan'ın hatası!
Efendim iyisiyle kotüsüyle bir maçı daha geride bıraktık. Lakin bu maç diğerlerinden farklıydı. Ligin 1. ve 2. basamağındaki takımlar karşı karşıya geldi. Birinin adı Samsunspor diğerinin adı ise Galatasaray'dı.
Maç önü günlerce yazdık, çizdik. Sosyal mecralarda sohbet odaları kurup 100'lerce insanın fikrini aldık. Herkes galibiyet bekliyor, yorgun ve Avrupa'dan dönmüş Galatasaray'a karşı, şansımızı oldukça fazla görüyordu. Peki öyle mi oldu?
Hafta başından itibaren Galatasaray maçına, konsantre olmak yerine Samsunspor camiası başka bir İstanbul takımının, sosyal medya saldırılarına uğradı. Psikolojik savaşa, savunma yaparak başlamak zorunda kaldık. Sonrasında Başkan Yüksel Yıldırım bir demeç vererek pozisyonumuzu, saldırıya çevirir dedik ama maalesef yine bazı şeyleri savunmak, durumunda kaldık. Hatta belki de inanmadığımız şeyleri. Olsun, mühim olan Samsunspor dedik devam ettik.
Maç günü geldi çattı. Samsunspor taraftarı dünyanın her yerinden akın akın İstanbul'a gitti. Tribünde doktorasını tamamlamış, sesi cihanı titreten, dostun gurur duyduğu, düşmanın ise hasetinden çatladığı bir ortam yaratılmıştı. 10 Kasım özelinde ise, bizlere duygu dolu anlar yaşatan muazzam anlar yaşadık. Maçın girişi ve işleyişinde camia olarak muazzamdı.
Maç başladığındaysa maalesef henüz 3. dakikada golü, kalemizde gördük. Rakibin genel oyun aklı ve performansı göz önüne alındığında, bir çok otorite 'maç farka gider' dedi o anlarda. Ama bir kişiyi unutuyorlardı. Thomas Reis.
Thomas Hoca bu baskı ekibine karşı, neredeyse hiç kendi sahasına sıkışmadı. Topu hep güvenli bölgeye taşıdı. 2. bölge aksiyonlarımız biraz daha net ve final pasları daha temiz olsa, çok başka bir ilk yarı da olabilirdi. Herşeye rağmen Ntcham'a yapılan faulde verilmeyen penaltı ve Osimhen'in görmediği kırmızı kart, oyuna ne kadar ortak olduğumuzun göstergesiydi.
İkinci yarıyı ise hayal etsek, bu kadar güzel bir başlangıçla tasarlayamazdık. Maça golle başladık. Dimata'nın bir bacakla eksiltip kurtulduğu Dünya Starı Sanchez, oyuncumuzu iterek bize penaltı kazandırdı. Tam bu noktada penaltılarda artık özgüvensiz olmasını, herkesin beklediği vukuatlı Ntcham ne kadar lider bir oyuncu olduğunu gösterdi. Topu aldı beyaz noktaya koydu. O sırada tüm takımın, Ntcham'a duyduğu saygı ve topu istememesi takdire şayandı.
Hemen akabinin de ise maalesef hiç istemediğimiz bir hata ile Okan rakibin golüne davetiye çıkardı. Maalesef bu oyunda bunlar var. Övülecek zaman nasıl övüyorsak, bugün de bu hatasını dile getireceğiz elbette. Ama art niyetli insanlardan olmayacağız. Okan bizim değerimizdir. En kötü tarafı, tam maç bize dönecek hissi ile dolmuşken, bu maç geliyor derken maçın elimizden kayıp gitmesiydi. Ve 3-2 mağlup olduk.
Burada hakemi, bir kaç oyunucumuzu, hocayı ve başkanı bir kaç cümle ile değerlendirelim. Halil Bey maç falan yönetmesin, Avrupa'da iyi ise orada kalsın.
Düdük çalış şeklinden, verdiği, vermediği kararlara kadar, tam bir rezaletti! Holse, Bennaser ve Ntcham bu maçta en çok beklenti içinde olduğum ve maçın sonucunu belirleyeceklerine inandığım isimlerdi. Özellikle Holse beni maalesef performansı ile üzdü. Thomas Hoca, ne oynadığı anlaşılır muazzam bir ekip yarattı. Oyuncu gücü anlamında bence ligin zirvesinde. Biraz da oyuncu kalitesi ile bu kadro desteklenebilirse, ilerleyen yıllarda çok başka güzel şeyler yaşayacağız.
Ve başkan... Olmuyor başkanım bu şehir var, bu şehrin bir kitlesi var. Biz seni sevmeye sahiplenmeye hazırız ve bunu zaten yapıyoruz. Lütfen sen de bunu gör, bu şehrin çocukları emin ol bu kulübe yeter. Sen bize bak, bizim olmadığımız cümlelere girme, biz seninle yürümeye de, savaşmaya da hazırız yeter ki adımız sadece Samsunspor olsun!
Sonuç olarak, 2. Ligin balçıklı sahalarından gelip, Süper Lig'de zirve yarışına oynayan bu takım ile gurur duyalım. Oyuncularımızı İstanbul Medyası'na yedirmeyelim. Her şey unutulur gider, geriye yine biz kalırız.
BAŞKA SAMSUNSPOR YOK!