Dün, Türk Savunma Sanayiinin kalbi durumundaki TUSAŞ’a menfur, hain, alçak ve tam bir şeytani hesapla yapılan saldırıda, şehit olan beş vatan evladı ve kahramanımıza C. Hak’tan sonsuz rahmet, aziz milletimiz ve şehitlerin aile ve yakınlarına sabr-u metanet, yaralı olan kardeşlerimize de acil şifalar diliyorum.
Şeytani hesap ve hile üzere yapılan bu saldırının ihtiva ettiği manalar çok kapsamlı olup, başta rical-i devlet, hususan da istihbarat birimlerimiz olmak üzere konuyu hassa kuyumcu terazisinde ölçüp biçip tartarak, sadece bugünlere değil yarınlara dönük nasıl adım atılması gereği üzerinde teemmül edilip, en keskin bir zeka, ciddi bir devlet aklı ve ortak nihai kararlar alınmalıdır.
Hafta içi, kimilerine göre yersiz, kimilerine göre haklı, kimilerine göre ihanete varan bir siyasi şov, kimilerine göre de gelmekte olan farklı tehlikelerin izalesi için, 'Def’i mefasit, celb-i menafi’den evladır' mecelle kaidesine imtisalen meclis çatısı altında atılan bu adımların çok acil verilen karşılığıdır ki o da; "Biz bu ülkede barış, dostluk ve kardeşlik istemiyoruz." diyen ve kendisini dostumuz ve müttefikimiz olarak tanımladığımız ülke ( ABD) veya diğer ülkelerdir.
O kadarki, Sayın Cumhurbaşkanın Kazan’da Rusya Devlet Başkanı V. Putin’le heyetler arası yapmakta olduğu, yaşanan bölgesel krizlerin çözümünde alternatif arayışların masaya yatırıldığı bir anda, yıllardır ülkemize düşman olarak musallat ettikleri feto haininin ölümüyle beraber, ihanet senaryolarının yeniden işbirlikçileriyle tartışıldığı bir zeminde ABD, ülkemizi tam da kalbinden vurabilecek bir oyunu, hem de iki katil satılmış eliyle gerçekleştirmiştir.
Bu alçaklar, komşusunun evini ateşe verip sonra da yangın var diye sözde itfaiye çağıran yer yüzünün en yüzsüz alçak bir toplumudur.
Uzun zamandır merak ederim, ABD Büyük Elçiliğini niçin AK PARTİ GENEL MERKEZİ’nin nefes alma mesafesine taşıdı? Buna nasıl izin verildi. Uzun kulak zaten dinliyor bizi amma, bu derece ülkeyi yöneten bir partinin burnunun dibine sokulması sizce hayra alamet midir?
Hep bir endişe taşımışımdır.
Sapanla taş atımı mesafesindeki Genel Merkez, başta Sayın Cumhurbaşkanımız olmak üzere ülkeyi yöneten kadroların her gün dikkatli- dikkatsiz bir şekilde girip çıktıkları bu merkeze ABD Büyükelçiliği neden bu derece yakın mesafede yer edinmiştir?
Bu yer satımı veya tahsisi hangi gerekçelerle varit olmuştur? Daha büyük suikastler, ihanetler yaşanmaması için ne tür tedbirler alınmaktadır?
TUSAŞ’ın girişine kadar kamera kayıtları dahil, katiller nasıl sokulabilmiş, araçtan inişleri, ellerinde uzun menzilli silahlarıyla inip yaylım ateşi yapabilecek bir imkan nasıl olmuştur?
Ciddi manada tüm bunların sorgulanması devlet erkanının sorumluluğundadır.
Yarınlarda ( Allah vermesin) benzer saldırıların farklı yerlere yapılma ihtimali hiç de göz ardı edilmeyecek önemli bir husustur.
Artık düşman kartlarını açık oynuyor. 1950’lerden beri bizi NATO’ya dahil ederek, icat ettiği düşmanlarıyla savaştıran ABD, bütün kurum ve kuruluşlarıyla apaçık en büyük düşmanımızdır. Bunu herkesin çok net bir şekilde bilmesi lazım.
O, Türkiye’de barış olsun istemiyor. İstikrarımızın ve kalkınmamızın bir numaralı düşmanı ABD ve İSRAİL hiyanetinden bu ülkenin ne bahasına olursa olsun kurtulma mecburiyeti vardır.
Bana ABD ve İsrail’in bu ülkenin hayrına yaptığı tek bir icraat gösterebilir misiniz? Aziz Milletim!
Biliniz açık bir savaş içerisindeyiz ve düşman da burnumuzun dibinde.
Rabbim! Tüm din, mukaddesat ve İslam Kardeşliğimize düşman olan zalimleri kahreyle!
Hainlerin hiyanetini göremeyen gözlere de basiret ihsan eyle…
Tekrar, şehitlerimize rahmet, yaralı kardeşlerimize şifa, milletimize de sabr u metanetler diliyorum.