Öncelikle kardeş ve dost şehrimiz Ordu'nun güzide takımı Orduspor'u, bu kupa maçında bizi yenerek de olsa, bir üst tura çıktıkları halde kendim olarak üzülsemde tebrik ediyorum. Başarılarının da devamını diliyorum.
Transfer yasağı ve kısıtlı kadro sebebiyle Samsunsporumuza bir külfet olacağı, lakin oynacağımız bu tip maçlarda da yedeklerin ve genç yeteneklerin sahne alması için de, mükemmel bir fırsat olduğunu düşünüyordum. Ama buraya kadarmış. Olmadı, olanda da hayır vardır diyorum.
Gelelim bu son Orduspor ile oynadığımız kupa maçımıza...
Özellikle milli takımın gelecekteki vazgeçilmez yıldızlarından biri olacağına inandığım Yunus Emre Çift, bu maçta beklenmedik kötü bir performans sergiledi. İlk yarıda olumlu bir başlangıç yapmasına rağmen, ikinci yarıda gördüğü sarı ve hemen sonrasında gördüğü kırmızı kartla herkesi şaşırttı. Genç yaşında kendini daha da geliştirmesi ve fırsatları değerlendirmesi beklenirken, bu tür hatalı hamlelerin nedenini anlamak elbette güç! O yüzden hem bedeni hem de ruhani olarak hazır olmayan bu çocuklarımızla teknik heyetin ivedilikle ilgilenmesi ve sorunların çözülmesi şart.
Doğrudur takımın kazanmaması için hiçbir sebeb yokken, herşey öyle ya da böyle yolunda giderken Yunus Emre Çift'in böylesine amatörce hatalar sonrası takımını on kişi bırakması, kupadan elenme sebebimizdir. Ancak unutulmamalıdır ki Yunus Emre Çift, Samsun altyapısından yetişen öz evladımızdır. Bu nedenle, onun bu hatası üzerinden linç edilmesi, hem camiaya hem de genç oyuncumuza büyük bir haksızlık olur!
Sahada Yunus her ne kadar tek sorumlu görülsede, Yunus'u da hataya sürükleyen faktörlerin başında orta saha, kaleci ve yan defans oyuncularının top kayıpları gelmektedir. Ayrıca, oyuncu değişikliklerinin beş dakika önce yapılması bu kaosu engelleyebilirdi. Dün o kırmızı kart olmasa belkide bugün ihanetten değil, zafer ve kahramanlıklardan bahsediyor olacaktık.
Asıl sorun A takımımızın ilk 11'inin lige adapte olmuş olmasına rağmen, A takımla idmana çıkan gençlerin, henüz hazır olmamasıdır! Yine de, şu an 29 puanla istikrarlı bir ilk yarı geçiriyoruz. Teknik direktörümüzün demeçlerinde hala bir endişe varsa, bu yedek kulübesinin yetersizliği ve olası sakatlıklar ile kart cezaları sonrası oluşabilecek olumsuzluklardan kaynaklanıyor olabilir. Takımın bütünlüğünün ve inancının kırılmaması için bence bu endişeler haklıdır.
Hafta sonu oynayacağımız, bizim gibi güzel bir ivme yakalamış olan Eyüpspor maçı, kendimizi tartmak için en iyi fırsatlardan biridir. Bu maç, hedeflerimizi netleştirmek adına, bir kantar görevi görecek. Ya yerimizi sağlamlaştırıp yolumuza emin adımlarla devam edeceğiz, ya da transfer yasağı, sakatlıklar ve cezaları düşünerek, teknik direktörümüzün de dediği gibi, düşme hattından uzaklaşmak için gerekli puanları toplamaya odaklanacağız. Unutulmamalıdır ki, üç puanlı sistemde, şartlar bir anda değişebilir.
Bu nedenle, yoğurdu üfleyerek yemeli ve ligi kazasız belasız bitirmek için yılmadan mücadele etmeliyiz. Başarısız kazalı maçlardan çıkarılacak derslerle geleceğe daha emin adımlarla yürümeliyiz.
Sonuç olarak, gençlere yatırım yapmanın ve onların hatalarına sabır göstermenin yanında dersimize iyi çalışıp disiplinden kopmadan puan veya puancıkları hanemize yazdırmaya devam etmeliyiz.
Derhal bu hepsini takımdan uzaklaştırarak diyer alttan gelen gençlerin önünü açmak lazım bunlardan bı cacık olmaz ozbadkici çok umudum vardı fazla ızgara bozmuş